Rabbit Garden
Bazen diyorsun ki, “Hayat niye bu kadar ciddi?” Sonra karşına Rabbit Garden çıkıyor. Dedim ki kendi kendime, “Bari bir bahçeye girip soluklanayım.” Ama bu bahçe bildiğin bahçelerden değil. İçinde tavşanlar var, sevimli mi sevimli. Ama esas bomba ne biliyor musun? Her sıçrayışta çarpan bırakıyor yere!
Oturmuşum, moral sıfır. Derken Slotter ’da dolanırken bu oyuna denk geldim. Grafikler tatlı, sesler huzur veriyor. Ama öyle uyutmasın seni! Rabbit Garden, kucağında kazançları hop hop getiren bir slot canavarı.
Görünüşüne aldanma. Tavşan deyip geçme. Öyle bir oyun yapmışlar ki, her sembol eşleşmesinde başka bir bahar açıyor. Ekran doldukça doluyor, kazançlar çığ gibi büyüyor.
En güzeli de o ekstra spin anı. Tavşan bir bakmışsın fırlamış ekranın köşesinden, topluyor altınları. Çarpanlar düşüyor. E bir de üstüne 4-5 kat çarpan… Hop! Gözün parlıyor, kalbin atıyor, ruhun şenleniyor. Sadece oyun değil, küçük bir terapi seansı gibi.
Slotter’da oynamanın da ayrı güzelliği var. Site hızlı, oyunlar yağ gibi akıyor. Takılma yok, sinir bozucu bekleyiş yok. Tavşan hoplarken sen kazancına bakıyorsun.
Rabbit Garden’ın en sevdiğim yönü, karmaşık kurallar yok. Basit, sade, anlaşılır. Oynarken kafa yormuyorsun. Bırakıyorsun kendini ekranın büyüsüne.
Bir bakıyorsun, havuçlar dizilmiş. Bir bakıyorsun, sepet dolmuş altınla. Ekran bir anda renkleniyor, sen de kahveni yudumlayıp bakıyorsun olan bitene. Her çarpan ayrı bir adrenalin, her spin ayrı bir şans. Hele ki tavşanlar dans etmeye başlayınca, o an işte her şeyi unutuyorsun.
Slotter’ın bu oyunu listelemesi resmen nimetti. Diğer sitelerde donmalar, geç yüklemeler derken keyif kaçıyor. Ama burada her şey tıkır tıkır. Hop diyorsun, oyun ekranında. Hop diyorsun, çarpan ekranda. Hayat kısa, Rabbit Garden oyna!
Kimi insanlar tavşanı sadece çocuk masallarında sever. Ama ben ne zaman ekranda bir tanesini görsem, umutlanıyorum. Belki bugün işler yoluna girer. Belki de kazançlar beklediğimden fazla olur. Belki de sadece tavşanın gülümsemesi yeterlidir.
Ve en önemlisi: O tavşan seni boşuna çağırmaz. Gel diyorsa, ardında güzel bir şey bırakacaktır. Belki bir gülümseme, belki bir kazanç… Ama kesin olan bir şey var ki; Slotter’da oynadığın sürece o bahçede her zaman yerin var.
Adını ilk gördüm. “Sweet Kingdom.” Dedim kesin yine bi’ şeker, bi’ şekerleme, renkli ekranlar… Ama…
Bir hayal kurdum. Altın varaklı perdeler, mermer sütunlar, şatafatlı tahtlar… Sonra bir baktım, meğer oyun…
Adı üstünde: Castle of Fire. Yani ateşin kalesi. Ama dur, öyle gerçek yangın falan sanma.…
Bazen derler ya, “eski köye yeni adet.” İşte Supreme Hot, tam tersi. Eski köyden gelen…
Şimdi sana öyle bir oyun anlatacağım ki, bildiğin manav reyonu gibi… Ama öyle sıradan mandalina,…
Hani bazı oyunlar var ya, daha ismiyle bile “hadi savaşalım” der. İşte Shield of Sparta…